top of page

Sir Arthur Conan Doyle, Sherlock Holmes ve Sultan II. Abdülhamit

Erol Kuntsal

 Sir Arthur Conan Doyle (1859-1930)

 

İskoçyalı yazar, polisiye hikayelerde çığır açan Dedektif Sherlock Holmes'un fikir babasıdır. Eserleri arasında bilimkurgu, tarih, oyun, şiir ve kurgu dışı yazılar da vardır.

 

Doyle, dokuz yaşında bir Katolik Cizvit hazırlık okuluna gönderildi. Daha sonra kolej öğrenimine devam etti. Hristiyanlığı reddederek 1875’de Agnostik oldu. (Agnostisizm, insan aklı ile tanrının varlığı veya yokluğu bilinemez derken, Deizm akıl ve gözlem, tanrının varlığını anlamakta yeterlidir der. Bu iki görüş, insan aklının tanrının varlığını kavrayıp kavrayamaması konusunda çelişir.) 1876-1881 arasında tıp öğrenimi gördü. Bu eğitimin bir kısmında şimdi Birmingham'a bağlanan Aston şehrinde çalıştı. Öğrenimi sırasında kısa hikâyeler yazmaya başladı. 20 yaşından önce bir dergide ilk hikayesi yayımlandı. Batı Afrika sahillerine gemi hekimi olarak yolculuk etti. 1882’de kendi muayenehanesini açtı. Doktorasını 1885’de yaptı. Mesleğinin başlarda çok başarılı değildi, odasında hasta beklerken hikayeler yazmaya devam etti. İlk önemli eseri, 1887’de "Kızıl Dosya" adlı Holmes'un ilk kez göründüğü hikayeydi. Karakter, kısmen üniversitedeki profesörlerinden Joseph Bell'e benzetildi. İngiliz yazar Rudyard Kipling (1835-1936), başarılarından ötürü Doyle'u kutladı ve "Acaba bu karakter arkadaşım Joe olabilir mi?" diye sordu. Bell'e olan benzerlik gözünden kaçmamıştı. Bell, Holmes maceralarında sıkça karşılaşılan gözlemleme yöntemini hastaları hakkında bilgi sahibi olmak için kullanır ve bu yöntemi tıp öğrencilerine öğretirdi. Fakat Doyle, Bell'den çok Edgar Allan Poe'nun karakteri Auguste Dupin'i de model almıştı. Holmes'un diğer hikayeleri de ilgi gördü.

 

Bir dönem amatör bir futbol takımında oynadı. 1885’de evlendi. Eşi veremden 1906'da vefat etti. 1907'de tekrar evlendi. İkisi ilk eşinden, üçü ikinci eşinden toplam beş çocuğu oldu. 1890’da Viyana'da göz üzerine araştırmalar yaptı, 1891'de optalmolog (göz doktoru) olarak Londra'da bir muayenehane açtı. Otobiyografisinde tek bir hastanın bile kapısına gelmediğini yazdı. Bu onun yazarlığa daha fazla zaman ayırmasına fırsat verdi.

 

Kasım 1891'de annesine, "Holmes'u öldürmeyi düşünüyorum. Hikaye bitsin istiyorum. Aklımı daha iyi şeylerden çeliyor." diye yazdı. Annesi: "Sana nasıl uyuyorsa öyle yap, ama insanlar bunu pek hoş karşılamayacaktır." diye cevap verdi. 1893'te daha "önemli" eserler (tarihi romanlar) yazmak için Holmes’u öldürdü. "Son Sorun" adlı hikayede Holmes ve ezeli düşmanı Profesör Moriarty bir şelaleden birlikte düşerek ölüyorlardı. Okurları Holmes’un ölmesine isyan edince "Boş Ev Macerası" adlı hikayede geri döndürdü. Sadece Moriarty'nin düştüğünü, Holmes'un diğer tehlikeli düşmanları da olduğundan kendisini ölmüş gibi gösterdiğini yazdı. Holmes, 56 kısa hikaye ve 4 romanında yer aldı.

 

Güney Afrika'daki İkinci Boer Savaşı ardından, Birleşik Krallık'ın bölgedeki idaresine karşı eleştirilere cevaben, Krallık'ın haklılığını savunan bir kitapçık yazdı ve pek çok dile çevrildi. (Boer Savaşı, Birleşik Krallık ile Boerler arasında, günümüzde Güney Afrika Cumhuriyeti'nin olduğu topraklardaki çatışmalardır. 1902’de şövalye yapılmasının nedeninin bu kitapçık olduğu söylenir.)

 

Ardından Parlamento'ya iki kez aday oldu, dikkate değer oylar alsa da ikisinde de seçilemedi. Siyasi olaylarla ilgilendi. 1909’da Kongo'daki savaşı anlatan bir kitap yazdı. Karısının ölümünün ardından I. Dünya Savaşı'nda oğlu, kardeşi, iki kayınbiraderi ve iki yeğeni ölünce bunalıma girdi. Ruhsal yazılar ve ölümden sonraki hayat konularına ilgi duymaya ve yazmaya başladı.

 

Bir süre Amerikalı sihirbaz Houdini ile arkadaş oldu. Houdini, medyumların numara yaptığını söylediği halde Doyle, onun doğaüstü güçlere sahip olduğunu düşünüyordu. Yaptıklarının alt tarafı sihirbazlık numarası olduğuna Doyle'u ikna edemedi. Bu da iki arkadaş arasında buruk bir uzaklaşmaya neden oldu.

 

7 Temmuz 1930'da evinin bahçesinde elini göğsüne bastırmış bir şekilde bulundu ve kalp krizinden öldü. Mezar taşında şu sözler var: “Arthur Conan Doyle, Şövalye, Vatansever, Doktor ve Edebiyatçı”. 

 

Londra'nın güneyinde inşa ettiği evde on yıl kadar yaşadı. 1924-2004 arasında otel ve restoran olarak işletildi. Daha sonra bir müteahhit tarafından satın alındı. Çevreciler ve Doyle hayranları buranın korunması için savaşıyor. 23 yıl yaşadığı Doğu Sussex'te bir heykeli dikildi. İskoçya'da ve doğduğu eve yakın Picardy Sarayı'nda  Holmes'un da bir heykeli, maceralarının geçtiği bazı yerlerde hayranlarının koyduğu heykeller ve plaketler bulunmakta. En bilineni ise Londra'da 221B Baker Sokak’taki Sherlock Holmes Müzesi'dir. Holmes’un maceralarından esinlenerek yazılan pek çok film ve dizi çekilmiştir.

 

Sherlock Holmes

 

Hayali dedektif Sherlock Holmes, polisiye edebiyatın önemli ilk kişiliklerindendir. Polisiyenin yaygınlaşmasına yardımcı olmuştur. Olaylar, yardımcısı Dr. Watson'ın ağzından anlatılır.

 

Olayları gözlem yoluyla çözmesi ile ünlüdür. Tümdengelim yöntemini çok iyi kullanır. Sorduğu soruların cevaplarının birbiriyle tutarlı olmasına dikkat eder. Kendi yaptığı laboratuvarda elde ettiği bilgileri olaylara uygular ve sigara izmaritlerinden, el yazılarından, ayak izlerinden ve her türlü bilgi kırıntısından sonuca ulaşır.

 

Holmes, işiyle ilgili olmayan hiçbir konuyla ilgilenmez, işine yarar diye sosyete haberlerini takip eder.  "Dünya'nın Güneş etrafında döndüğünü bilmek işime yaramıyorsa, neden bu bilgiyi kafamda tutayım ki" dahi diyebilmiştir. Dönemin pozitivizmi, kendisi de bir doktor olan Doyle tarafından, Holmes karakterine fazlasıyla uyarlanmıştır.

 

Holmes, kariyerine üniversite öğrencisiyken başlamıştır. Öğrencilik yıllarında geliştirdiği akıl yürütme metotlarını profesyonel yaşamında uygular. Aralarında Avrupa'nın kraliyet aileleri ve seçkin kişilerinin olduğu geniş bir müşteri yelpazesi vardır. Ancak Holmes yine de müşterilerini seçme lüksüne sahiptir. Yoksul bir müşterinin getirdiği ilginç ve merak uyandıran bir davayı, zengin bir şahsın getirdiği sıradan bir probleme tercih eder. Yeri geldiğinde, ülkesinin çıkarları adına çalışır. Bilimsel yetenekleri dışında iyi bir dövüşçüdür. Üniversitede boks ve eskrim eğitimi almış, 19. yüzyılda İngiltere'de sıkça görülen sopa dövüşünde uzman olmuştur. Amacına ulaşmak için zaman zaman aldatıcı ve kurnaz bir karaktere bürünür. Bir macerasında, bilgi edinebilmek için bir malikane hizmetçisine evlenme teklif etmiş, bir romanında, düşmanını saf dışı etmek için Dr. Watson'dan bilgi saklamıştır. Bazı hikayelerde, adaletin yetersiz kaldığı durumlarda kendi adaletini sağlayan kişilere sempati duymuş ya da bir suçlunun yakalanmasının, serbest kalmasından daha kötü sonuçlar vereceğini  düşünerek kaçmasına izin vermiştir. Tepkilere karşılık vermek gerektiğinde mizahi ve sözlü karşılıklar verirken, fiziksel saldırılara karşı kendini korumakta zorluk çekmemiştir.

 

Sonraki yıllarda emekliye ayrılır. Bir hikayede, yaklaşan Dünya Savaşı'nı kastederek dostu Dr. Watson'a şu sözleri söyler: "Bir şark rüzgârı geliyor, Watson. Öyle bir rüzgâr ki İngiltere'de böylesi esmedi. Soğuk ve acı bir rüzgâr bu Watson ve bir çoğumuz karşısında çürüyüp gideceğiz. Fakat yine de Tanrı'nın rüzgarı bu fırtına dindiğinde, güneşin altında daha temiz, daha güzel ve daha güçlü bir toprak yatacak." 

 

Aslında var olmayan bu dedektifin kitaplarda adresi olarak gösterilen ve bugün müze olan evi İngiltere'de Baker Sokak 221B'dedir. Holmes, oldukça bohem bir adamdır, garip zevkleri vardır ve aynı zamanda bipolar kişiliğe sahiptir. (Bipolar ruh hali, enerji seviyesi ve günlük aktivitelerde belirgin değişikliklerle karakterize edilen karmaşık bir psikiyatrik rahatsızlıktır. Genellikle yüksek enerji ve aşırı mutluluk ile aşırı üzüntü ve umutsuzluk dönemleri arasında dalgalanmalar gösterir.) Morfin ve kokain kullanır ve bunları evdeki garip yerlere koyar. Usta bir eskrimcidir, çok iyi keman çalar, Irene Adler dışında takdir ettiği veya hayatına giren bir kadın yoktur. Oldukça kibirli bir adamdır ancak Dr. Watson'a yaklaşımı farklıdır. Dr. Watson, bu kurguda en önemli yere sahiptir çünkü yazarın okuyucuya anlatmak istedikleri onun sorduğu sorularla ortaya çıkar. Holmes'un 23 yıllık kariyerinin 17 yılını kaleme almıştır. Holmes, onu kıskanırken hayranlık da duyar. İnsan ilişkilerinde oldukça mesafeli ve soğuk olan Holmes, Dr. Watson'a önem verir. İlk başlarda Holmes'un gözlem ve çıkarım yeteneklerini göz ardı eden Dr. Watson, sonraları bu yeteneklere güven duymaya başlar. 

 

Sultan II. Abdülhamit (1842-1918)

 

Sultan II. Abdülhamit, pek çok yayının abonesiydi ve uluslararası basında kendisi hakkında yazılan tüm yazıları yakından takip ederdi. Bunları tercümanlarına dikkatle çevirtir ve en küçük bir ayrıntıyı dahi atlamazdı. Bir kitapsever olan Sultan, yakınlarına, uykuya rahat dalamadığında kitap okutmanın ninni gibi geldiğini, uykusunu kaçıracak ciddi eserler olmamasına dikkat ettiğini söylerdi. Torunu Ayşe Osmanoğlu anılarında şunları yazmış: “Gündüzleri beni meşgul eden işlerin ağırlığından kurtulmak, zihnimi başka taraflara sevk edip düşüncelerimi def etmek ve rahat uyuyabilmek için her gece odamda kitap okutuyorum. Okuttuğum eserler ciddi olursa, büsbütün uykum kaçıyor. Onun için birtakım romanlar tercüme ettiriyorum. Küçüklüğümde dadım bana ninni söylerdi. Şimdi de okunan kitaplar aynı tesiri yapıyor. Esasen yarı dinliyor, yarı dinlemeden uykuya dalıyorum. İşte benim uyku ilâcım budur. (Ayşe Osmanoğlu, Babam Sultan Abdülhamit).

 

Osmanlı’da Holmes öykülerinden ilk haberdar olan II. Abdülhamit’tir. Resmi çevirisi 1908’de yapılmış görünse de Yıldız Sarayı envanterinde, bir çevirmenin bu tarihten önce hazırladığı Holmes öykülerinden bahsedilir. 1903 yılında Strand Magazin dergisinde Hintli bir yazarın, Padişah aleyhine bir yazısı yayımlanır. Saray tercümanı, bu makaleyi çevirirken dergideki “Boş Ev Vakası” adlı Holmes öyküsünü görür ve çevirerek Padişah’a sunar. Anlatının üslubunu beğenen Padişah, Londra büyükelçisi Muzurus Paşa’dan, yazarın bütün eserlerini ister. Binbaşı Francis Yeats Brown (1886-1944), anılarında 31 Mart sonrasındaki bunalımlı günlerde padişahın Holmes öyküleri dinlediğini yazar. Ziyarete gelen İngiliz elçilerinin Padişah’a getirdikleri hediyeler arasında Holmes maceraları da vardır. Hatta Sultan’ın yazarı İstanbul’a davet ettiği ve Mecidiye Nişanı taktığı söylenir.

 

1869-1909 arasında Osmanlı Deniz Kuvvetleri müşavirliğini yapan, Sultan’ın fahri yaveri İngiliz asıllı Osmanlı Amirali Sir Henry F. Woods (Woods Paşa) (1843-1926), anılarında Sultan ile yazarın görüştüğünü belirtir: “Polisiye öykülerden özellikle Sir Conan Doyle'un yazdıklarından çok hoşlanırdı. Birkaç yıl önce Sherlock Holmes dizisinin yaratıcısı karısıyla birlikte İstanbul'a gelmişti. Benim de katıldığım Selamlık Töreni'nde Abdülhamit, Conan Doyle'a Mecidiye Nişanı takmıştı.” Doyle ise "Hatıralar ve Maceralar" adlı anılarında 1907’de İstanbul’a geldiğini, ramazan nedeniyle huzura kabul edilmediğini, ancak kendisine Mecidiye, karısına da Şefkat nişanları verildiğini yazar. Rivayetler arasındaki fark, Sultan’ın Doyle’a güzel öyküler fakat kötü romanlar yazdığını söylemesinden de kaynaklanır. Yine rivayete göre Doyle, bu konuşmayı anlatmamak  için görüşme olmadığını söylemiştir. Yervant Odyan Efendi'nin (1826-1926) Sultan hayatta iken, 1911’de yayımladığı "Abdülhamit ve Sherlock Holmes" adlı, bir kısmı hayali olaylar içeren dönem romanındaki iddiası daha başkadır. Odyan'a göre, Sultan Abdülhamit'in Doyle ile görüşmemesinin nedeni evhamıdır. Doyle'ün ne kadar büyük bir gözlemci olduğunu bilen Sultan, sarayının ayrıntılarını hikayelerine taşımasından endişe ettiği için onunla görüşmemiştir.


Fotoğraflar


 (1) Sir Arthur Conan Doyle


(2) Doyle, Holmes ve II. Abdülhamit’i bir arada gösteren bir kolaj.

(3) Sherlock Holmes’in The Strand dergisinde Holmes tutkunu bir ressam olan Sidney Paget tarafından 1904 yılında çizilmiş resmi.



83 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

Kommentare


bottom of page